EKİBİMİZLE TANIŞIN

Veteriner Hekim İpek Özer
İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 2018 yılında mezun oldum. Öğrencilik yıllarımda başladığım klinik tecrübemi, 2018-2023 yılları arasında İstanbul’daki çeşitli veteriner kliniklerinde ve hayvan hastanelerinde sürdürdüm. 2023 yılında kendi kliniğim olan Fauna Veteriner Kliniği’ni kurdum. Mesleki vizyonum; veteriner hekimliği etik kurallar çerçevesinde, bilimsel gelişmeleri takip ederek ve sürekli öğrenerek icra etmek. Fauna’da her hastaya bireysel yaklaşım gösteriyor, modern tıbbın sunduğu olanakları güven ve sevgiyle birleştirerek çalışıyorum.

VETERİNER TEKNİKERİ YAĞMUR ÖZ
Önce Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Sanat Tarihi okudum, ardından yüksek lisansımı da tamamladım. Ama içimde hep başka bir tutku vardı: hayvanlar. Bu yüzden yeniden yollara düştüm ve aynı üniversitenin Veteriner Teknikerliği bölümünü bitirdim. Şimdi Fauna ailesinin bir parçası olarak çalışıyorum.
Mesleğe bakış açım çok net: Her hastaya sevgiyle yaklaşmak, onların hem fiziksel hem de duygusal olarak en iyi şekilde bakımını sağlamak. Veteriner hekimle birlikte uyum içinde çalışarak, etik ve profesyonel sınırlar içinde elimden gelenin en iyisini yapmayı önemsiyorum.
Teknikerlik sadece uygulama yapmak değil; hastayı anlamak, konforunu gözetmek ve her detayı önemsemek demek benim için. Sevgiyle yapılan her işin iyileştirici gücüne inanıyorum.

MİMİ
3 aylık minicik bir sokak kedisiyken, Fauna’nın kapısını ağır bir akciğer enfeksiyonuyla çaldım. Uzun bir tedavi süreci geçirdim, iyileştim, güzelleştim… ama kimse beni sahiplenmeye cesaret edemedi. Ee, biraz karakterliyim ne yapayım? Karnıma dokunmayın mesela, hiç hoşlanmam. Ama kucağınıza çıkıp hiç kıpırdamadan otururum – tabii dokunmadan severseniz!
Kliniğe geldiğiniz an beni fark edeceksiniz, çünkü çoktan kucağınıza yerleşmiş olurum.
Gezen kediyim ben, her gün dışarı çıkar, biraz hava alır, sonra dönüp kliniğime geri gelirim. Burası artık evim, onlar bana bayılıyor… ben de onlara katlanıyorum. (Şaka şaka, çok seviyorum!)

BERLİN
Bir gün biri geldi, “Bu güzel kediyi Hollanda’ya götüreceğiz” dedi. Evrak işleri hallolana kadar kliniğe emanet ettiler. Ama ne oldu? Gittiler, ben burda kaldım. Şimdi Fauna’nın en zarif sakiniyim! Tasarım tasmam ve parlayan madalyonumla kliniğin her köşesinde asil asil gezinirim. Zil sesimden beni hemen tanırsınız zaten – evet o gelen benim.
Kucağa gelmeyi pek sevmem ama usulca okşanmayı severim, sevdim mi belli ederim. Gezmeyi çok severim, dışarıda işlerim var. Ama eninde sonunda yine buradayım… çünkü artık burası da benim evim

EDİ ve BÜDÜ
Selam, ben Büdü.
Edi’yle kardeşiz. Annemiz öldükten sonra Fauna bizi büyüttü. Ben biraz ağırbaşlıyım, kimsenin kucağına gelmem ama istediğim zaman yanınızda beliririm. Genelde klinikte bir koltuğun üstünde, masa altında ya da bazen tamamen anlamsız yerlerde komik şekillerde uyurken görürsünüz beni. Koca göbeğimle beni hemen tanırsınız zaten, saklayamıyorum…
Kardeşim Edi mi? O tam bir şapşal. İnsanlardan çok korkar, kliniğe gelen biri oldu mu hayalet gibi kaçar. Onu sadece bir anlık göz ucuyla görürsünüz. Ama tüyleri var ya… efsane! Sadece İpek ve Yağmur’a kendini sevdirir. Beni sorarsanız, ben kimseye sevdirmem. Karizmayı çizdirmem, o işler Edi’nin işi.

ŞEKER ve BAL
Merhaba, ben Şeker.
Sultan papağanıyım, adım gibi şekerim ama biraz gürültücüyüm kabul… Eski sahibim vefat ettikten sonra Fauna’ya geldim, burayı hemen benimsedim. Sonra bir gün Bal geldi… Meğer kaybolmuş, birinin balkonuna konmuş, onlar da onu alıp Fauna’ya getirmiş. Neyse ki iyi ki gelmiş, şimdi yanımda ve birlikte tam bir ikiliyiz.
Biz konuşmayı çok severiz ama dürüst olayım: insanların sesi bize göre pek hoş değil. O yüzden arada bir fazla ötmüşüz, biraz bağırmışız, olur öyle! Bizce ortamda bizim sesimiz varken kimse konuşmasın zaten.
Yemek, ötüş, şarkı… hayat bizce böyle güzel!